"Şişko'nun görebildiği kadarıyla insanların yüzde doksan dokuzunun düştüğü hata kendilerinden utanmaktır; kendilerini gizleyerek başkası olmaya çalışmaktı. Dürüstlük Şişko için geçer akçeydi, onun silahı ve zırhıydı. Dürüstlük insanı korkuturdu; afallatırdı. Şişko insanları kendileriyle ilgili gerçeklerin öğrenilmesinden ödlerinin patladığını keşfetmişti; utanç bataklığında yaşıyorlardı, mış gibi yapıyorlardı; oysa çiğlik, çirkin ama samimi olan her şey, babası gibi insanların rezil bulduğu ve tiksindiği pis şeyler Şişko'ya cazip geliyordu. Şişko mesihleri ve dışlanmışları, deli ya da suçlu damgası yemiş insanları, ayakta uyuyan kitlelerin sırt çevirdiği soylu uyumsuzları düşünürdü sık sık.(91)"
"Şişko" lakaplı ergen Stuart Wall, sahicilik/dürüstlük çıkışıyla Holden Caulfield'i hatırlatsa da zamanımızın bir denyosuna dönüşüyor. Boş Koltuk'un şahıs kadrosu adeta Hollywood filmlerinden modellenen kişiler gibi görünüyor. Daha önce hiç bu kadar çok klişe tipi bir arada okumamış olabilirim. Roman bir bütün halinde tek bir kelimenin karşılığı gibi: kitsch. Stuart Wall'ın dürüstlük teröründen biraz ümitliydim açıkçası ancak o da fiyasko.
*
Boş Koltuk yıllardır kitaplığımdaydı, okumayı hep erteliyordum. .Sanırım içinde bir Harry Potter göndermesi filan olursa diye isteksizdim. Kitapla ilgili yorumlara bakınca benim korkum başkalarının arzusuymuş, Harry Potter'dan bir şeyler görmeyi bekleyenler varmış filan. Bazılarının büyümeye hiç niyeti yok anlaşılan.
(Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Friends, Star Wars gibi ilk anda aklıma gelen üretimlerle ilişkilenmeye isteksizliğimin sebebi bunların tutkulu ve asla davetkar olmayan hayran kitleleriydi aslında. Instagram hesabımı kapatıp Twitter'a günlerce girmeyi unutacak kıvama gelince böyle önemli kültürel olaylarla teke tek karşılaşma gücünü bulmanın kolaylığını fark ettim.)
*
Boş Koltuk için puanım 3/5. Teknik kusurları yok dolayısıyla sırf klişe yüklü diye kötü bir kitap diyemem hatta özel olarak kasaba hikayeleri seviyorsanız -ben severim- zaman kaybı kategorisine sokmaz istemezsiniz. Sadece özel bir roman değil. Bitirdikten sonra yazarını arayıp konuşmak isteyeceğiniz türden bir roman değil yani.
*
Romana daha baştan bayık, klişe dediğim için günde 50 sayfa okuyup bırakıyordum, görev bilinciyle -çünkü günde en az 50 sayfa okumalıyım, genel. Sonra illa ki birkaç sayfa sonra bu durağanlık dağılacaktır diye okumaya devam ettim ve bir günde 400 sayfa okuyarak kitabı bitirmiş oldum. Yani olayların akışı sebebiyle değil de başladım bitsincilik motivasyonuyla okusam da bunu mümkün kılan yazarın herkese hitap edebilecek anlatım tarzıydı. Hafif içerik - yüzeysel anlatım, bu da esasen iyi bir şey. Omg biraz över gibi mi oluyorum yoksa hahah.
***
Boş Koltuk/The Casual Vacancy 2015 yılında 3 bölümlük bir mini dizi olarak uyarlanmış.
İlk bölüm Barry Fairbrother'ın kasabanın toplumsal yaşamındaki önemine odaklanıyor. Simon Price ve Barry Fairbrother üvey kardeşler olarak tanıtılıyor, kitapta böyle bir şey yoktu. Ayrıca Gaia Bawden siyahi bir güzel tarafından canlandırılıyor ki kitapta güzelliği sık sık beyaz bembeyaz besbembeyaz olmasıyla vurgulanıyordu. Dizi uyarlaması kitaptan çok daha başarılı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder